

Fısıldayan Kutular, sanatçıyı “ehlileşmek” üzerine bir
yolculuğa çıkarıyor. Dioramaların incelikli detayları,
eserlerin ihtiyacı olan zaman, sanatçının aceleci ve
sabırsız kişiliğini dönüştürmek için hayatına giriyor.
Fısıldayan Kutular, sanatçı için bir meydan okuma… Bizler
içinse, derinlere attığımız anıları tetikleyecek, bir yandan
da bize inanılmaz keyif verecek bir sergi. Bu üç boyutlu
büyülü işler bizi kah bir berber dükkanına, kah bir
kütüphaneye, kah bir benzin istasyonuna, kah bir araba
tamirhanesine, kah bir sanatçı atölyesine çekiyor…
“Oganaki’nin işleri bizi mutlu ediyor. Onların içine, rahat
bir eldivene yerleştiğimiz gibi girebiliyoruz! Bu çok ani
olduğu kadar, yoğun bir deneyim. “Fısıldayan Kutular”
geçmişimizi, özlemlerimizi, unuttuğumuz şarkıları,
yaşanmışlıklarımızı canlandırıyor. Bazen akar zamanın
kaybedilmiş, geride kalmış topraklarının kokusu bize
erişilmezlikleriyle acı verse de, bundan bir nevi keyif de
alıyoruz. İster sanat dünyasının bir gediklisi olalım, ister
bu işleri tesadüfen gören bir postacı veya çiçekçi… Bu
kutular herkesi etki alanına mıknatıs gibi çekiyor ve
onlarla diyaloğa girmemek mümkün değil.”
Serginin küratörü Bedri Baykam, katalog yazısında
Oganaki’nin eserleriyle ilk karşılaşma anını anlattığı
cümlelerinde, aynı zamanda vuruculuklarının da sosyal
kodlarımızı aştığını belirtiyor.
“Oganaki’nin üç boyutlu, minyatür ötesi yapıtlarıyla göz
göze gelir gelmez bir girdaba yakalanır; bir Lilliput
katmanının zaman tünelinde safariye çıkarsınız.
Nostaljik tur bittiğinde ‘küçük’ ve ‘detay’a sempatiniz
artacak; sanatçının yaratıcılığı ve emeğine saygı
duyacaksınız.”
Selçuk Altun